Psikotik Bozukluklar
Şizofreni
- Şizofreni Nedir?
- Şizofreni Belirtileri Nedir?
- Şizofreni Dönemleri Nedir?
- Şizofreni Nedenleri Nedir?
- Şizofreni Tedavisi Nedir?
Şizofreni Nedir?
Şizofreni kişinin gerçeklik algısının bozulmasıyla oluşabilen bir bozukluktur. Şizofreninin diğer en önemli kriterlerinden biri kişinin ben ve öteki sınırını algılamaktaki işlev bozukluklarıdır.
Genelde ergenlik döneminin sonlarına doğru ve erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkar, erkeklerde görülme oranı daha yüksektir.
Şizofreni tanısı ve belirtileri ne kadar geç kendini gösterirse o kadar daha az yıkıcı olduğu tespit edilmiştir.
Kendilik ve öteki arasındaki sınır algısı iyi anlaşılmalıdır.
Örnek vermek gerekirse herkes paranoyak düşüncelere sahip olabilir. Mesela dışarıdayken arkadaşlarımızın arkamızdan konuştuklarını düşünebiliriz. Ancak şizofreni tanısı olmayan kişilerin, bu düşüncelerin kişinin kendine ait yani içinde oluşan bir düşünce olduğunu anlaması zor olmaz. Şizofreni tanısı olan kişilerde ise bu içses dışarıdan başka bir kişi veya varlık tarafından ona yüklenen bir fikir olarak algılanabilir. Bu örnekte görüldüğü üzere içinde oluşan bir düşünce dışarıdaki bir kaynağa aitmiş gibi algılanabilir.
Bununla birlikte şizofrenide beynin birçok bilişsel işlevi farklı çalışmaya başlar. Kişi dikkatini toparlamakta zorlanır ve çevresindeki alakasız görünen şeyleri birbirine bağlayabilir. Bu da dışarıdaki insanlara fazla karmaşık ve mantıksız görünür.
Bunun dışında hatırlama, öğrenme ve düşünme bilişsel fonksiyonları da bozukluklar gösterir ve kişinin yaşadığı karmaşa dışarısı tarafından görünür ama anlaşılamaz.
Şizofreniyi anlamak kolay değildir çünkü kişinin hayatı ve kendini algısı daha farklıdır. Düşünce akışları ve anlamlar kişinin kendi içinde hissettirdiği ile dışarıdan görünen arasında çok fark vardır.
Örneğin sıradan bir insana halüsinasyon ve delüzyonu anlatabilirsiniz ama bunları yaşayan biri halüsinasyon ve delüzyonları hisseder, nasıl sıradan biri koltuğu görüyorsa ve ona dokunup onun varlığını hissedebiliyorsa şizofreni tanısı alan kişiler de halüsinasyon ve delüzyonları o boyutta algılayabilir.
Ancak şizofreni tedavisinde çok yol kat etmek mümkündür. Kişinin kendini tanımasında ve gerçeklik algısını oluşturmasında yardımcı araçlar öğretilebilir ve yoğun zamanlarda bile kendi başına olmaktan çok daha güçlü baş edebilir.
Araştırmalar erken tedavinin çok etkili olabileceğini göstermiştir. Yardımcı araçlar ne kadar erken öğrenilirse o kadar etkili olacaktır.
Şizofreni Belirtileri Nedir?
Şizofreni pozitif ve negatif semptomlardan oluşur. Bununla birlikte bilişsel bozulmalar da gözlenir.
Pozitif semptomlara daha önce var olmayan belirtilerin hastalık ile var olmasına denir. Negatif semptomlar ise hastalık öncesi var olan belirti veya yeteneklerin kaybolması veya azalmasına denir.
Pozitif semptomlar; delüzyonlar, halüsinasyonlar, düzensiz düşünme ve konuşma, düzensiz ve anormal motor davranışlardır.
Negatif semptomlar ise azalan duygusal dışavurum, sosyal ilişkilerin azalması, motivasyonun azalması, konuşamamak ve keyif alamamak (anhedoni) denir.
Bilişsel bozukluklar da kendini dikkatte, konuşmada, düşünmede, öğrenmede ve hatırlamada gösterir.
- Halüsinasyonlar: Kişinin gerçek olmayan sesler, görüntüler veya kokular duyduğu veya gördüğü belirtilerdir. Bu halüsinasyonlar, kişinin gerçek dünyayla bağlantısını kaybetmesine neden olabilir.
- Delüzyonlar (hezeyanlar, sanrılar): Kişinin gerçek dışı inançları olan ve gerçekle ilişkisi olmayan inançlardır. Örneğin, kişinin kendisini özel bir güçle donatılmış olduğuna veya bir ülkenin lideri olduğuna inanması gibi inançlar delüzyon olarak kabul edilir.
- Düzensiz ve anormal konuşma ve düşünme: Düşüncelerin anlamsızlık ve karışıklık göstermesine neden olan belirtilerdir. Bu belirtiler, anlamlı bir cümle kuramaması, anlamsız kelime ve cümleler kullanması gibi belirtileri de içerebilir.
- İletişim bozuklukları: İletişim kurma, anlama ve ifade etme konusunda zorluk çekme gibi belirtilerdir. Örneğin, kişinin cümlelerini tamamlamaya çalışırken zorluk çekmesi veya anlamlı cümleler kuramaması gibi belirtileri de içerebilir.
- Düzensiz ve anormal motor davranışlar: Dikkatini toplama ve odaklanma konusunda zorluk çekme gibi belirtilerdir. Örneğin, kişinin okuduğu bir metni anlamaya çalışırken zorluk çekmesi veya dikkatini toplamada zorluk çekmesi gibi belirtileri de içerebilir.
- Davranış bozuklukları: Normal davranışların dışına çıkan ve anormal olarak kabul edilen davranışlar gibi belirtilerdir. Örneğin, kişinin kendi kendine konuşması veya cinsel davranışları uygun olmayan yerlerde göstermesi gibi davranışlar davranış bozuklukları olarak belirtilir.
- Azalmış duygusal dışavurum: kişi duygusal içerik taşıyan mimikler, davranışlar ve ses tonu gibi özelliklerden mahrum görünebilir. Göz kontağı kurmayabilir, donuk bir yüz ifadesi ile durabilir veya donuk konuşabilir. Araştırmalar gösteriyor ki bu kişiler aslında duyguyu diğer insanlar gibi hissediyor ancak bunu dışa vurmak konusunda sıkıntı çekiyorlar.
- İrade yitimi (avolition): kişi başladığı bir işe devam etme konusunda sıkıntılar çekebilir.
- Anhedoni (keyif alamamak): kişi hayatın keyif aldıran detaylarından ilgisini kaybetmiş olabilir. Genel olarak kendinden ve hayattan umutsuz olabilir. Hiçbir şey kişiye keyif vermiyor olabilir.
Şizofreninin Dönemleri Nedir?
Şizofreninin 3 dönemi vardır ve her döneminde öne çıkan semptomlar farklıdır. Bu dönemler şunladır: Prodromal dönem, akut psikotik dönem ve iyileşme dönemi.
- Prodromal dönem: Pozitif semptomların görülmeye başlandığı dönemdir. Kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Süresi günler de sürebilir yıllar da. Araştırmalar, bu dönemin ne kadar kısa sürerse o kadar az yıkıcı olduğunu göstermektedir. Daha geç başlaması daha hafif geçebileceğini gösterir.
Kişi ilginç ve uzak konulardan bağlantılar yakalabilir, fazla yıkıcı olmayan halüsinasyonlar görebilir. Delüzyonlar başlayabilir, kişi takip edildiğini veya seçilmiş kişi olduğuna inanabilir ve ona göre yaşayabilir.
Semptomlar hayatı büyük ölçüde etkileyecek seviyede değildir o sebeple bu evrede tanı konulmaz. Negatif semptomlar da görünebilir.
Sosyal iletişimde, dikkatte ve düşünmede farklılıklar görünebilir. Tanı konulmasa bile erkenden tedaviye başlamanın önemi çok büyüktür. Prodromal dönemin yoğun olması hastalığın gidişatını büyük ölçüde etkiler. - Akut psikoz dönemi: Semptomlar bu dönemde en yoğun halini gösterir. Hem negatif hem pozitif hem de bilişsel bozukluk semptomları kendini en yoğun halinde gösterir. Kişi günlük herhangi bir işini devam ettirmekte zorlanır.
Sosyal ilişkilerin aynı devam etmesi pek olası değildir. Kişinin çevresinin bilinçli olması çok önemlidir çünkü kişi çevresi tarafından daha da tetiklenebilir ve kendisi ve çevresine tehlikeli olabilecek uyarılmalara maruz kalabilir.
Bu dönemde kişinin güvenebileceği bir ortamda olması çok önemlidir. Kişiye karşı anlayışlı ve sabırlı olunmalıdır. Tedaviye mümkün olduğu kadar öncelikli devam edilmesi gerekir. - İyileşme dönemi: Bu dönem, şizofreninin belirtilerinin azalmaya başladığı dönemdir. Bu dönemde, kişinin düşünceleri ve davranışları düzelmeye başlar ve yaşam kalitesi artar. Ancak, bu dönemde bile kişinin belirtilerinin tamamen ortadan kalkmayabileceği ve tedavi sürecinin devam ettiği unutulmamalıdır.
Semptomlar kendini ‘garip bağlantılar ve düşünceler’ olarak gösterebilir. Pozitif semptomlar büyük ölçüde azalır.
İyileşme döneminden sonra semptomların hiç yaşanmadığı bir evre de olabilir ancak tetiklenmelere karşı çok temkinli olunmalıdır. Madde kullanımı, yoğun stres, büyük değişiklikler, duygusal dalgalanmalar tekrar prodromal dönemi tetikleyebilir.
Şizofreninin Nedenleri Nedir?
Şizofreni karmaşık bir hastalıktır. Beynin bazı bölgeleri çok çalışırken bazıları çok az çalışabilir. Bazı bölgelerdeki sinirsel bağlantılar da olduğundan daha farklı işler. Bazı araştırmacılar şizofreninin birden fazla hastalığın birleşmesi olarak da yorumlamaktadır. Şizofreninin genetik olarak aktarılması güçlü bir biçimde kanıtlanmıştır. Ancak bu kanıt varyasyonun %50’sini oluşturmaktadır. Araştırmalar, genetiğin doğrudan şizofreniye sebep olmasındansa bazı genlerin şizofreniye yatkınlık yaratabileceğinde hemfikirdir. Prefrontal korteks, amigdala ve hipokampüste beyin anomalileri gözlenir. Bu sebeple beyin anomalisine sebep olacak durumların şizofreniye yatkınlığı arttırabildiği gözlenmiştir. Bunlar şu şekildedir; Vitamin eksikliği, kafa travması, psikolojik travma geçmişi, doğumdan önce annenin yoğun stres yaşaması, oksijen kaybı, hamilelik dönemi veya bebeklikte geçirilen yoğun hastalık dönemleri, madde, esrar ve alkol kullanımının şizofreniye yatkınlığı arttırabileceği gözlenmiştir.
Şizofreninin Tedavisi Nedir?
Şizofreninin tedavisinde öncelikle bir psikiyatrist tarafından yapılan bir teşhis ve muayene sonucunda, kişinin durumuna uygun bir tedavi planı hazırlanır. Genellikle şizofreninin tedavisinde bir kombinasyon olarak ilaç tedavisi ve psikoterapi kullanılır.
İlaç tedavisinde, genellikle antipsikotik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar, halüsinasyonlar ve yanılsamaları azaltmaya yardımcı olur ve kişinin düşüncelerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Ancak, bu ilaçların yan etkileri de olabilir ve bu nedenle, ilaç tedavisinin dozajı ve süresi kişinin durumuna göre belirlenir.
Psikoterapi ise, kişinin belirtilerini azaltmaya ve kişinin günlük yaşamını düzenlemeyi öğrenmesine yardımcı olur. Bu tür terapiler arasında, duygularını anlatmayı ve ifade etmeyi öğrenmeyi amaçlayan duygu düzenleme terapisi, kişinin düşüncelerini düzenlemeyi amaçlayan düşünce düzenleme terapisi ve kişinin davranışlarını düzenlemeyi amaçlayan davranış terapisi yer alır.
Ayrıca, şizofreninin tedavisinde kişinin aileleriyle birlikte çalışan aile terapisi ve grup terapisi de yararlı olabilir. Bu tür terapiler, aile üyelerinin anlamaya ve destek vermeye yardımcı olmalarını amaçlar.
İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi ve diğer türlerde destekleyici tedavilerin uygulandığı bir tedavi planı, şizofreni belirtilerinin azaltılmasına ve kişinin günlük yaşamını düzenleme becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar etkili olduğu gözlenmiştir. Şizofreninin farklı dönemlerinden dolayı kişisel bilgilerle tanı koymak ve anlamak çok zor olabilir. Profesyonel yardım almak ayıp değildir, nasıl kolunuz kırıldığında doktora gidiyorsanız psikolojik problemlerde de doktora gitmek normal ve gereklidir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Nedir?
Şizotipal kişilik bozukluk, kişide alışılmışın dışında davranışlar, düşünceler ve duygulanımın görülmesidir.
Bu kişilerde yaygın olarak yakın ilişki kuramamak ve yakın ilişkilerin fazlaca korkutması durumu gözlenir.
Duygularını stabil bir seviyede tutmakta zorlanırlar. Bu sebeple tepkisel davranışlarda da bulunabilirler.
Metafizik ve kanıtlanması güç konulara çok daha fazla ilgi duyulabilir.
Kutunun dışından bakabilme yetenekleri de vardır. Sanatçılar ve düşünürlerde de bu rahatsızlık görünebilir ancak sanat yapmanın bu durumu kötüleştirdiği düşünülmemektedir.
Şizofreni ve Şizotipal Kişilik Bozukluğu Arasındaki Farklar
Şizofreni, bir kişinin nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını etkileyen ciddi ve kronik bir zihinsel bozukluktur. Sanrılar, halüsinasyonlar, düzensiz düşünme ve konuşma ve anormal davranışlar gibi semptomlarla karakterize olur. Şizofreni, onu yaşayan birey için çok rahatsız edici olabilir ve günlük işlevsellikte önemli ölçüde bozulmaya neden olabilir.
Şizotipal kişilik bozukluğu ile şizofreni arasında bazı benzerlikler olmakla birlikte bazı önemli farklılıklar da vardır. Şizotipal kişilik bozukluğu bir kişilik bozukluğudur, yani kişinin düşünce, davranış ve duygulanım kalıpları uzun vadelidir ve karakterine işlemiştir. Şizofreni ise psikotik bir bozukluktur, yani gerçeklikle temasın kesilmesi ve kendilik-ötekilik sınırının algılanamayışı ile karakterize edilir.
Genel olarak, şizotipal kişilik bozukluğu olan bireyler, şizofreni hastalarının yaşadığı şiddetli semptomları ve işlev bozukluğunu yaşamazlar. Garip inançlar veya algısal deneyimler gibi daha hafif semptomlara sahip olabilirler, ancak genellikle günlük yaşamlarında işlev görebilirler ve şizofreni hastaları ile aynı düzeyde tedavi gerektirmeyebilirler. Ayrıca, şizotipal kişilik bozukluğu olan tüm bireylerin şizofreni geliştirmeyeceğini, ancak bozukluğu olanlar için artan bir risk olduğunu belirtmekte de fayda vardır.
Şizotipal Kişilik Bozukluğunun Belirtileri Nedir?
Şizotipal kişilik bozukluğunun belirtileri kişiden kişiye değişebilir, ancak genellikle şunları içerir:
Basirete inanmak veya ölülerle iletişim kurma yeteneği gibi tuhaf inançlar veya büyülü düşünme görülür.
Gerçekten orada olmayan nesneleri veya kalıpları görmek gibi olağandışı algısal deneyimler görülebilir.
Şüphecilik veya paranoyak düşünce olabilir.
Uygunsuz veya yoğun sosyal kaygı, ayrıca yakın ilişki kurmada yoğun korku izlenir.
Tuhaf tavırlar veya görünüm mevcut olabilir.
Yakın ilişkileri sürdürmede zorluk olabilir.
Yakın arkadaşların veya sırdaşların olmaması.
Temel kişisel bakım ve hijyen ile ilgili zorluk.
Düz veya uygunsuz duygulanım (sınırlı duygusal ifade aralığı).
Bu semptomlar kişiden kişiye farklı oranları taşıyabilir, ayrıca tanı koyulması için başka kriterler de vardır, yaş, günlük hayatta yarattığı zorluk, güçlü ve zayıf yönler, ne zamandır semptomların görüldüğü gibi etkenler değerlendirmeye alınır.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Nedenleri Nedir?
Şizotipal kişilik bozukluğu nedenleri genetik, çevresel, biyolojik ve öğrenilmiş davranışlardaki değişikliklerin kombinasyonu olarak ortaya çıkabilir. Ailesinde şizofreni veya baka bir psikotik bozukluğu olan kişilerde görülme riski daha yüksek olabilir.
Stres veya travmaya maruz kalma gibi çevresel faktörler de şizotipal kişilik bozukluğunun gelişiminde rol oynayabilir. Örneğin araştırmalar, çocuklukta istismar veya ihmal yaşayan bireylerin bozukluğu geliştirme riskinin daha yüksek olabileceğini öne sürdü.
Bilişsel modeller veya başa çıkma mekanizmaları gibi psikolojik faktörler de şizotipal kişilik bozukluğunun gelişimine katkıda bulunabilir. Örneğin, hayata olumsuz bakan veya sosyal ipuçlarını yorumlamakta veya duygularını ifade etmekte güçlük çeken kişiler, bozukluğu geliştirme riski daha yüksek olabilir.
Şizotipal kişilik bozukluğunun nedenlerinin muhtemelen karmaşık ve çok yönlü olduğunu ve bozukluğun altında yatan nedenleri tam olarak anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtmek önemlidir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nedir?
Şizotipal kişilik bozukluğunun tedavisi genel olarak terapi ve ilaç kombinasyonunu içerir. Psikoterapi veya konuşma terapisi, genellikle şizotipal kişilik bozukluğu için ilk tedavi yöntemidir. Bilişsel-davranışçı terapi (BDT), bozukluğun tedavisinde özellikle etkili olduğu bulunan bir terapi türüdür. BDT, bireylerin semptomlarına katkıda bulunan olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını belirlemelerine ve değiştirmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Psikanalitik terapi veya diyalektik davranış terapisi (DDT) gibi diğer terapiler de şizotipal kişilik bozukluğunun tedavisinde yardımcı olabilir.
Şizotipal kişilik bozukluğunun anksiyete veya sanrılar gibi belirli semptomlarının yönetilmesine yardımcı olmak için ilaç tedavisi de kullanılabilir. Antipsikotik ilaçlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) ve duygudurum düzenleyicileri, bozukluğu tedavi etmek için kullanılabilecek ilaçlar arasındadır. İlaçların terapiyle birlikte ve nitelikli bir ruh sağlığı uzmanının rehberliğinde kullanılması gerektiğine dikkat etmek önemlidir.
Şizotipal kişilik bozukluğu olan bireylerin bir ruh sağlığı uzmanının yanı sıra arkadaş ve aileden destek almaları da önemlidir. Güçlü bir destek sistemi, bozukluğu olan bireyler semptomlarını yönetmeye ve genel işlevlerini iyileştirmeye çalışırken onlar için önemli bir kaynak olabilir.
Şizofreniform Bozukluğu
- Şizofreniform Bozukluğu Nedir?
- Şizofreniform Bozukluğu Belirtileri Nedir?
- Şizofreniform Bozukluğu Nedenleri Nedir?
- Şizofreniform Bozukluğu Tedavileri Nedir?
Şizofreniform Bozukluğu Nedir?
Şizofreniform bozukluk, kişinin halüsinasyonlar, yanılsamalar ve düşünce bozuklukları gibi önemli semptomları olan, ancak daha az şiddetli bir şizofreni benzeri bozukluktur.
Şizofreni kadar ağır değildir ve 1 ila 6 ay arasında sürer. 6 aydan sonra genelde kişi eski işlevine geri döner. Şizofreniden daha hafiftir ancak belirtilere alışık olmayan biri gene de çok zorlanabilir.
Şizofreniform Bozukluğu Belirtileri Nedir?
Şizofreniform bozukluk, kişinin halüsinasyonlar, yanılsamalar ve düşünce bozuklukları gibi önemli semptomları olan, ancak daha az şiddetli bir şizofreni benzeri bozukluktur. Bu belirtiler şunları içerebilir:
- Halüsinasyonlar: Kişinin gerçek olmayan sesler, görüntüler ve kokular duyduğu inançlarıdır.
- Delüzyonlar/sanrılar: Kişinin gerçek olmayan şeyleri gerçek gibi algıladığı inançlardır. Örneğin, birine güvendiği birisi tarafından ele geçirileceğine inanabilir veya başkalarının onu izlediğine inanabilir.
Kişinin düşük ruh hali, uyku bozuklukları, iştahsızlık, yorgunluk, konsantrasyon bozuklukları gibi belirtiler gösterebilir.
Ancak bu belirtiler, şizofreniform bozuklukta daha az şiddetli olabilir ve diğer şizofreni benzeri bozukluklarda olduğu gibi yoğun olmayabilir.
Şizofreniform daha hafif olsa da daha sonra şizofreniye dönüşebilir, bu sebeple erken tanı çok önemlidir.
Şizofreniform Bozukluğu Nedenleri Nedir?
Bu bozukluğun nedenleri, genetik faktörler, beyin yapısındaki değişiklikler veya beyin işlevlerindeki bozukluklar, çocukluk döneminde yaşanan stres, madde ve ilaç kullanımı gibi faktörlerin bir kombinasyonu olabileceği düşünülmektedir. Bu faktörlerin her birinin şizofreniform bozukluk gelişiminde ne kadar etkisi olduğu tam olarak bilinmemektedir.
Ancak, genetik faktörlerin şizofreniform bozukluk gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bu bozukluğa sahip olan kişilerin ailelerinde özellikle annelerinde ve babalarında şizofreni, şizofreniform bozukluk veya diğer şizofreni benzeri bozuklukların olma olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, beyin yapısındaki değişiklikler ve beyin işlevlerindeki bozukluklar da şizofreniform bozukluk gelişiminde rol oynayabilir. Örneğin, beyin içindeki belirli bölgelerde beyin hücreleri arasındaki bağlantıların bozulması veya azalması, beyin işlevlerinde bozukluklara neden olabilir ve bu da şizofreniform bozukluk gelişimine yol açabilir.
Bunun yanı sıra, çocukluk döneminde yaşanan stres ve madde ve ilaç kullanımı da şizofreniform bozukluk gelişiminde rol oynayabilir. Özellikle, çocukluk döneminde yoğun stres yaşayan kişilerde şizofreniform bozukluk riski daha yüksektir. Madde ve ilaç kullanımı da şizofreniform bozukluk riskini artırabilir. Örneğin, sigara, alkol ve kokain gibi uyuşturucu maddelerin kullanımı, şizofreniform bozukluk gelişimine yol açabilir.
Psikolojik ve fiziksel travma geçmişinin de psikolojik bozukluk geliştirmede etkisi unutulmamalıdır. Travmanın doğasına ve nasıl ele alındığına bağlı hastalık gelişimi değişkenlik gösterebilir.
Şizofreniform Bozukluğu Tedavisi Nedir?
Şizofreniform bozukluğun tedavisi, kişinin belirtilerine ve durumuna göre değişiklik gösterebilir. Bu bozuklukta en yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri, ilaç tedavisi ve psikoterapidir.
İlaç tedavisinin amacı, belirtileri azaltmak ve hastalığın tekrarlamasını önlemektir. En yaygın olarak kullanılan ilaçlar, antipsikotik ilaçlar, antidepresan ilaçlar veya antipsikotik ilaçlar ve antidepresan ilaçların bir kombinasyonudur. Antipsikotik ilaçlar, beyin işlevlerindeki bozuklukları düzenleyerek belirtileri azaltırken, antidepresan ilaçlar ise düşük mood (düşük ruh hali) ve depresif belirtileri azaltır.
Psikoterapi ise, kişinin zihinsel ve duygusal sorunlarını çözmesine yardımcı olan bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemler arasında en yaygın olarak kullanılanlar, bireysel psikoterapi, aile terapisi ve grup terapisidir. Bireysel psikoterapi, kişinin kişisel problemleriyle ilgilenir ve onlara nasıl başa çıkabileceklerini öğretir. Aile terapisi ise, aile üyelerinin birbirleriyle iletişim kurma ve problemlerini çözme becerilerini geliştirir. Grup terapisi ise, bir grup insanın benzer sorunları olan kişilerle birlikte, bir terapist rehberliğinde, problemlerini çözmeye çalıştığı bir tedavi yöntemidir.
Ayrıca, şizofreniform bozuklukta, rehabilitasyon hizmetleri de önemlidir. Bu hizmetler, kişinin günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme becerilerini geliştirmeyi hedefler. Örneğin, iş bulma, evde yaşama, okula veya işe devam etme gibi konulara yardımcı olabilir.
Şizoaffektif Bozukluk
- Şizoaffektif Bozukluk Nedir?
- Şizoaffektif Bozukluk Belirtileri Nedir?
- Şizoaffektif Bozukluk Nedenleri Nedir?
- Şizoaffektif Bozukluk Tedavisi Nedir?
Şizoaffektif Bozukluk Nedir?
Şizoaffektif bozukluk, beyin işlevlerinde bozuklukların yanı sıra duygu düzenleme bozukluklarının da bulunduğu bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu bozuklukta, şizofreni benzeri belirtiler (psikotik belirtiler) yanı sıra majör depresif bozukluk benzeri belirtiler (afektif belirtiler) de görülebilir.
Şizoaffektif bozuklukta görülen psikotik belirtiler, kişinin gerçekle ilgili algılarını bozan ve düşüncelerini etkileyen belirtilerdir. Örneğin, gerçekle ilgisi olmayan sesler ve görüntüler duyma ve görme, gerçek olmayan inançlar ve düşünceler (delüzyonlar) ve gerçek olmayan bir özellikle ilgili inançlar (halüsinasyonlar) gibi belirtiler görülebilir.
Afektif belirtiler ise, kişinin duygu durumunu etkileyen belirtilerdir. Örneğin, düşük mood (düşük ruh hali), ilgi ve zevk alma yeteneğinde azalma, yorgunluk ve enerji eksikliği gibi belirtiler görülebilir.
Şizoaffektif Bozukluk Belirtileri Nedir?
Şizoaffektif bozuklukta görülebilecek belirtiler, psikotik belirtiler (şizofreni benzeri belirtiler) ve afektif belirtiler (majör depresif bozukluk benzeri belirtiler) olabilir.
Psikotik Belirtiler:
Halüsinasyonlar: Gerçekle ilgisi olmayan sesler ve görüntüler duyma ve görme veya hissetme.Delüzyonlar: Gerçek olmayan inançlar ve düşünceler, örneğin kişi seçilmiş kişi olduğuna veya devlet tarafından takip edildiğine inanabilir.
Düzensiz ve anormal düşünceler: Düşüncelerin anlamsızlığı ve birbiriyle kopuk bir ilişkide olması.
Konfüzyon: Düşüncelerin okunamaması ve anlaşılmaması, düşüncelerin açıklanmasına güçlük çekme, insanların ve nesnelerin anlamlarını yanlış yorumlama.
Afektif Belirtiler:
Düşük mood (düşük ruh hali),İlgi ve zevk alma yeteneğinde azalma,
Yorgunluk ve enerji eksikliği,
Uyku düzeninde bozulma,
İştah ve kilo değişiklikleri,
Konsantrasyon ve bellek problemleri,
Özgüven eksikliği ve kendine güvensizlik,
İnsanlarla iletişimde zorluk çekme,
İş ve okul başarısında düşme,
İntihar düşünceleri veya yapılması riski,
Bu listede yer alan belirtiler, şizoaffektif bozuklukta sıklıkla görülebilen belirtilerdir. Bu belirtilerin hepsinin aynı anda görülmemesi mümkündür ve her kişinin belirtileri farklı olabilir.
Şizoaffektif Bozukluk Nedenleri Nedir?
Şizoaffektif bozukluk, genetik yatkınlık ve beyin biyokimyası gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Ayrıca, stres, travma ve madde kullanımı gibi dış faktörler de şizoaffektif bozukluk gelişimine neden olabilir.
Genetik yatkınlık, bir kişinin şizoaffektif bozukluk gelişme riskinin artmasına neden olabilir. Bu risk, anne ve babanın da şizoaffektif bozukluk veya benzer psikiyatrik bozuklukları olması durumunda daha yüksek olabilir.
Beyin biyokimyası, şizoaffektif bozukluk gelişiminde önemli bir role sahip olabilir. Bu biyokimyasal değişiklikler, beyinde dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin düzeylerinin bozulmasına neden olabilir.
Stres, travma ve madde kullanımı gibi dış faktörler de şizoaffektif bozukluk gelişimine neden olabilir. Örneğin, çocukluk çağında yaşanan stresli olaylar veya aşırı alkol veya madde kullanımı, şizoaffektif bozukluk gelişim riskini artırabilir.
Bu nedenler her insana göre değişkenlik gösterebilir ve etkisi farklı olabilir. Nedenleri anlamak tedavi için de çok önemlidir. Bu sebeple uygun bir tedavi planı için erkenden terapiye başlanması önerilir.
Şizoaffektif Bozukluk Tedavisi Nedir?
Şizoaffektif bozukluğun tedavisi ilaç tedavisi ve terapinin kombinasyonu ile mümkündür. İlaç tedavisinde antipsikotik ilaçlarla duygudurum düzenleyici ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların dozajı ve sıklığı kişiye göre değişkenlik gösterir.
Terapide ise kişinin hayat zorluklarıyla baş etme mekanizmaları, gerçeklik algısı ve kendilik ve ötekilik sınırının anlaşıldığı ve düzenlendiği bir süreç uygulanır. Kişinin bu süre içinde kendini tanımasıyla birlikte daha sağlıklı baş etme mekanizmaları geliştirmesi amaçlanır.
Tedavinin ilerleyişi her insana göre farklılıklar gösterir. Hastalığın nedenlerinin anlaşılmasıyla, kişinin güçlü ve zayıf yönlerinin anlaşılmasının tedavi sürecinde büyük önemi vardır. Şizoaffektif bozukluk baş etmesi güç bir sağlık sorunudur ve tedavi gerektirir.
Sanrılı Bozukluk
- Sanrılı Bozukluk Nedir?
- Sanrılı Bozukluk Belirtileri Nedir?
- Sanrılı Bozukluk Nedenleri Nedir?
- Sanrılı Bozukluk Tedavisi Nedir?
Sanrılı Bozukluk Nedir?
Sanrı bozukluğu, bir kişinin gerçeğe uygun olmayan inanç ve düşünceleri oluşmasıyla kendini gösteren bir psikiyatrik bozukluktur. Sanrılar, bir kişinin gerçeğe uygun olmayan inanç ve düşüncelerine rağmen, bu inançlarının doğru olduğuna inanmasıyla kendini gösterir. Sanrılar, genellikle bir kişinin hayatının çeşitli alanlarında etkili olabilir ve bir kişinin düşüncelerine, davranışlarına ve iletişimine zarar verebilir.
Eski adı paranoid bozukluktur. Sanrıların farklı türleri vardır ve bazıları gerçek olabilme ihtimali taşırken bazıları gerçeklikten tamamen kopuktur. Örneğin eşinin kendisini devamlı aldattığına inanan bir sanrı ile uzaylılar tarafından takip edilen bir sanrı aynı kategoride değildir.
Sanrı Tipleri Nedir?
Sanrılar, gerçekliğe dayanmayan ve aksi yöndeki kanıtlara rağmen bireyin inanmakta ısrar ettiği sabit inançlardır. Sanrısal bozuklukta görülen birkaç sanrı türü vardır:
- Erotomanik sanrılar: Bu tür sanrılar, genellikle daha yüksek sosyal statüye sahip birinin bireye aşık olduğu inancını içerir.
- Grandiyöz sanrılar: Bu tür sanrılar, kişinin özel bir yeteneğe veya yeteneğe sahip olduğuna veya ünlü biri gibi önemli biri olduğuna dair inancı içerir.
- Kıskanç sanrılar: Bu tür sanrılar, kişinin eşinin sadakatsiz olduğu inancını içerir.
- Zulüm sanrıları: Bu tür sanrılar, bireyin başkaları tarafından kötü muamele gördüğü, taciz edildiği veya zulüm gördüğü inancını içerir.
- Somatik sanrılar: Bu tür sanrılar, gerçekte olmadığı halde, bireyin fiziksel bir rahatsızlığı veya kusuru olduğu inancını içerir.
- Karışık sanrılar: Bu tür sanrılar, yukarıdaki sanrı türlerinden iki veya daha fazlasının bir kombinasyonunu içerir.
Sanrılı Bozukluk Belirtileri Nedir?
Sanrı bozukluğu, kişinin gerçeklik algısını etkileyen yanılsamalarının olmasıyla karakterizedir. Bu yanılsamalar, kişinin gerçek dünyayı algılamasını ve yorumlamasını etkileyebilir. Sanrı bozukluğunun belirtileri arasında şunlar yer alır:
- Halüsinasyonlar: Bu, kişinin gerçek dışındaki görme, duyma, koklama, dokunma veya tatma deneyimleridir. Örneğin, bir kişinin "Birisi beni konuşuyor" gibi bir hallüsinasyonu olabilir.
- Delüzyonlar/sanrılar: Bu, kişinin gerçeği algılamasını etkileyen yanlış inançlardır. Örneğin, bir kişinin "Bütün insanlar beni izliyor" gibi bir yanılsaması olabilir.
- Bilişsel bozukluklar: Bu, kişinin zihinsel işlevlerinde bozulmalar olmasıdır. Örneğin, bir kişinin düşüncelerinin anlamsız ve karışık olması, dikkat ve öğrenme güçlüğü yaşaması gibi belirtiler olabilir.
- Düşüncelerin kontrolünü kaybetme: Bu, kişinin düşüncelerinin kontrolünü kaybetmesi ve düşüncelerinin yönünü değiştirmesi olarak tanımlanır.
- İletişim ve ilişki zorlukları: Kişinin iletişim kurma ve ilişki kurma güçlüğü yaşaması, sosyal etkileşimlerinde zorluklar yaşaması gibi belirtiler olabilir.
- Davranış bozuklukları: Bu, kişinin davranışlarında anormal değişiklikler olmasıdır. Örneğin, bir kişinin aşırı aktif veya sürekli olarak pasif olması gibi belirtiler olabilir.
- İşlev kaybı: Bu, kişinin günlük işlevlerinde bozulmalar olmasıdır. Örneğin, bir kişinin evde yıkanma, giyinme, yemek yapma gibi günlük aktivitelerini yerine getirme güçlüğü yaşaması gibi belirtiler olabilir.,
Sanrılı Bozukluk Nedenleri Nedir?
Sanrı bozukluğunun tam nedenleri bilinmese de yatkınlığı artırıcı faktörler arasında genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve psikolojik faktörler yer alır.
Yakın akrabalarda psikotik bozukluk görülmesi kişide sanrılı bozukluğun görülme ihtimalini arttırır.
Aile hayatı ve ebeveynlerden öğrenilmiş gerçeklik algısı ve sorunlarla baş etme yöntemleri de bu bozukluğa zemin hazırlayabilir. Bununla birlikte fiziksel ve psikolojik travma geçmişi olması sanrılı bozukluk ihtimalini arttırır.
Bazı karakter özellikleri de bu bozukluğun ihtimalini artırır. Bu bozukluğa sahip kişilerin stresli ve fazla düşünen kişilikler olduğu görülmüştür. Ayrıca kontrolcü ve stresle baş etme becerisi yetersiz olan kişiler olduğu izlenmiştir.
Bu nedenler kişiye göre çeşitlilik gösterir ve nedenlerinin anlaşılması tedavi planı için gereklidir.
Sanrılı Bozukluk Tedavisi Nedir?
Sanrılı bozukluğun tedavisi genelde ilaç ve terapinin kombinasyonuyla olur. İlaç tedavisinde kişinin psikotik semptomlarının azaltılması hedeflenir. Terapide ise kişinin daha sağlıklı baş etme yöntemleri geliştirmesi planlanır. Aynı zamanda gerçeklik algısını daha gerçekçi ve objektif geliştirmesi hedef alınır. Tedavi planı kişiden kişiye göre değişkenlik gösterir.
Kısa Psikotik Bozukluk
- Kısa Psikotik Bozukluk Nedir?
- Kısa Psikotik Bozukluk Belirtileri Nedir?
- Kısa Psikotik Bozukluk Nedenleri Nedir?
- Kısa Psikotik Bozukluk Tedavisi Nedir?
Kısa Psikotik Bozukluk Nedir?
Kısa psikotik bozukluk, kişinin ani ve geçici bir süre içinde psikotik belirtiler göstermesine neden olan bir mental sağlık sorunudur. Bu belirtiler, gerçekliği algılamayı etkileyen düşünceler, duygular ve davranışlar olabilir.
Örneğin, kişi günlük yaşamında kendisiyle ilgili anormal inançlara sahip olabilir, gerçek olmayan şeyleri duyabilir ve görebilir veya garip davranışlar sergileyebilir.
Kısa psikotik bozukluk, genellikle birkaç gün ila birkaç hafta sürer ve sonrasında geçici olarak ortaya çıkan bu belirtiler ortadan kaybolur. Genellikle çok stresli ve travmatik dönemlerden sonra kendini gösterir.
Kısa Psikotik Bozukluk Belirtileri Nedir?
- Delüzyonlar/sanrılar: Bu, kişinin gerçeği algılamasını etkileyen yanlış inançlardır. Örneğin, bir kişinin "Bütün insanlar beni izliyor" gibi bir yanılsaması olabilir.
- Hallüsinasyonlar: Bu, kişinin gerçek dışındaki görme, duyma, koklama, dokunma veya tatma deneyimleridir. Örneğin, bir kişinin "Birisi beni konuşuyor" gibi bir hallüsinasyonu olabilir.
- Bilişsel bozukluklar: Bu, kişinin zihinsel işlevlerinde bozulmalar olmasıdır. Örneğin, bir kişinin düşüncelerinin anlamsız ve karışık olması, dikkat ve öğrenme güçlüğü yaşaması gibi belirtiler olabilir.
- Düşüncelerin kontrolünü kaybetme: Bu, kişinin düşüncelerinin kontrolünü kaybetmesi ve düşüncelerinin yönünü değiştirmesi olarak tanımlanır.
- İletişim ve ilişki zorlukları: Kişinin iletişim kurma ve ilişki kurma güçlüğü yaşaması, sosyal etkileşimlerinde zorluklar yaşaması gibi belirtiler olabilir.
- Davranış bozuklukları: Bu, kişinin davranışlarında anormal değişiklikler olmasıdır. Örneğin, bir kişinin aşırı aktif veya sürekli olarak pasif olması gibi belirtiler olabilir.
- İşlev kaybı: Bu, kişinin günlük işlevlerinde bozulmalar olmasıdır. Örneğin, bir kişinin evde yıkanma, giyinme, yemek yapma gibi günlük aktivitelerini yerine getirme güçlüğü yaşaması gibi belirtiler olabilir.
Kısa Psikotik Bozukluk Nedenleri Nedir?
Kısa psikotik bozukluğun nedenleri genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerin etkileşimi olduğu düşünülmektedir. Bunlar arasında en barizi genellikle psikotik dönem başlamadan önce yaşanan travmatik süreçlerdir. Bu süreçleri anlamak tedavi için de önemlidir.
Psikolojik faktörlerde de gerçekliği algılama biçimi, zorluklarla baş etme stratejileri ve strese yatkınlık gibi faktörler rol oynar. Ailede psikotik hastalık geçmişi varsa kişide kısa süreli psikotik dönem görülme ihtimali artar. Nedenler kişiye göre çeşitlilik ve yoğunluluk farkı gösterir.
Kısa Psikotik Bozukluk Tedavisi Nedir?
Tedavide ilaç tedavisi daha yaygındır. Ancak terapiye de başvurulur. Ortaya çıkış nedeninin anlaşılması çok önemlidir. Eğer travmatik dönem ile ilişkisi varsa bu ilişki açığa çıkarılmalıdır. Daha sonra da kişiye gerçeklik algısında daha sağlıklı yöntemler öğretilip, stresle daha sağlıklı baş etme yöntemleri öğretilir. İlaç tedavisi ile de psikotik belirtilerin azaltılması hedeflenir. Tedavi kişiden kişiye çeşitlilik gösterir ve herkesin bu dönemi yaşamasında ilerlenmesi gereken yol farklı olabilir.
Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk
- Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk Nedir?
- Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk Belirtileri Nedir?
- Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk Tedavisi Nedir?
Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk Nedir?
Madde ve ilaca bağlı psikotik bozukluk, madde veya ilaç kullanımı sonucu psikotik bozukluğun tetiklenmesidir. Madde ve ilaçların gerçeklik algısını etkilemesi ve psikoza neden olabileceği kanıtlanmıştır. Madde kullanımı ayrıca düşünceyi, davranışları ve duyguları da etkiler. Bu da psikoza yatkınlığı arttırabilir. Bozukluk madde kullanımı sırasında veya sonrasında gerçekleşebilir.
Psikoza neden olabilecek birçok madde ve ilaç vardır. Bu maddeler ve ilaçlar arasında şunlar yer alır:
- Madde bağımlılık yapıcı maddeler: Bu maddeler arasında uyuşturucu maddeler, alkol ve sigara gibi maddeler yer alır. Bu maddelerin kullanımı sırasında psikoza neden olma riski vardır.
- İlaçlar: Bazı ilaçlar psikoza neden olabilir. Bu ilaçlar arasında antidepressantler, antipsikotikler, beyin damarı rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanılan ilaçlar, kalp rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanılan ilaçlar ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar yer alır.
- Ruhsat verilmeyen ve/veya yasa dışı maddeler: Bu maddeler arasında LSD, kültürler ve haliucinogen maddeler yer alır. Bu maddelerin kullanımı sırasında psikoza neden olma riski vardır.
Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk Belirtileri Nedir?
Delüzyonlar/sanrılar: Bu, kişinin gerçeği algılamasını etkileyen yanlış inançlardır. Örneğin, bir kişinin "Bütün insanlar beni izliyor" gibi bir yanılsaması olabilir.
Hallüsinasyonlar: Bu, kişinin gerçek dışındaki görme, duyma, koklama, dokunma veya tatma deneyimleridir. Örneğin, bir kişinin "Birisi beni konuşuyor" gibi bir hallüsinasyonu olabilir.
Bilişsel bozukluklar: Bu, kişinin zihinsel işlevlerinde bozulmalar olmasıdır. Örneğin, bir kişinin düşüncelerinin anlamsız ve karışık olması, dikkat ve öğrenme güçlüğü yaşaması gibi belirtiler olabilir.
Düşüncelerin kontrolünü kaybetme: Bu, kişinin düşüncelerinin kontrolünü kaybetmesi ve düşüncelerinin yönünü değiştirmesi olarak tanımlanır.
İletişim ve ilişki zorlukları: Kişinin iletişim kurma ve ilişki kurma güçlüğü yaşaması, sosyal etkileşimlerinde zorluklar yaşaması gibi belirtiler olabilir.
Davranış bozuklukları: Bu, kişinin davranışlarında anormal değişiklikler olmasıdır. Örneğin, bir kişinin aşırı aktif veya sürekli olarak pasif olması gibi belirtiler olabilir.
İşlev kaybı: Bu, kişinin günlük işlevlerinde bozulmalar olmasıdır. Örneğin, bir kişinin evde yıkanma, giyinme, yemek yapma gibi günlük aktivitelerini yerine getirme güçlüğü yaşaması gibi belirtiler olabilir.
Madde ve İlaca Bağlı Psikotik Bozukluk Tedavisi Nedir?
Tedavide ilk öncelik psikoza yol açan madde veya ilacın kesilmesidir. Bu alternatif ilaç ve araçlarla da mümkün olabilir. Eğer bir bağımlılık varsa bağımlılık da hesaba katılarak tedavi planı oluşturulmalıdır.
Madde ile ilgili endişeler öncelik alınırken psikoz için ilaç ve terapi yöntemi uygulanır. Psikoterapi, kişinin madde veya ilaç kullanımının nedenlerini anlamaya yardımcı olabilir ve kişinin madde veya ilaç kullanımını bırakmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, psikoterapi, kişinin psikoz belirtilerini azaltmaya ve kişinin işlevselliğini artırmaya yardımcı olabilir. İlaç tedavisi ise, genellikle antipsikotik ilaçlar kullanılarak yapılır. Bu ilaçlar, kişinin halüsinasyonlarını azaltır ve düşüncelerdeki anormal değişiklikleri düzene sokar.
Madde ve ilaca bağlı psikotik bozuklukların tedavisi, kişinin ihtiyaçlarına ve belirtilerine göre değişebilir. Bu nedenle, doktor veya bir sağlık profesyoneli ile görüşülerek en uygun tedavinin belirlenmesi önemlidir.
Başka Tıbbi Neden Bağlı Psikoz
- Başka Tıbbi Neden Bağlı Psikoz Nedir?
Başka Tıbbi Neden Bağlı Psikoz Nedir?
Başka tıbbi nedene bağlı psikoz, organik bir nedenin etkisiyle ortaya çıkan bir tür psikozdur. Bu organik nedenler, beyin hasarı, bazı ilaçların yan etkisi, kimyasal dengesizlikler, fiziksel hastalıklar ve hormon düzensizlikleri gibi nedenler olabilir.
Bu tür psikozlar, genellikle geçici olup, organik neden ortadan kalktığında veya düzene sokulduğunda geçerliliğini yitirir. Bu nedenle, başka tıbbi nedene bağlı psikozların tedavisinde, organik nedenin ortaya çıkarılması ve düzene sokulması önemlidir.