Depresif Bozukluk
Depresif Bozukluklar
- Depresyon Mu Mutsuzluk Mu?
- Major Depresyon Nedir?
- Major Depresyonun Belirtileri Nedir?
- Major Depresyonun Nedenleri Nedir?
- Major Depresyonun Tedavileri Nedir?
Depresyon Mu Mutsuzluk Mu?
Depresyon halk arasında belki de en karıştırılan psikolojik rahatsızlıklardandır. İnsan yaşadığı stresli durumlara beklenenden ağır ve beklenenden uzun süreli tepki verebilir. Ancak bu her durumda psikiyatrik rahatsızlık anlamına gelmez. Mutsuzluk ile depresyon arasındaki en önemli fark mutsuzluk sırasında kişinin günlük işlevi ne kadar zorlansa da işlevleselliği devam edebilir.
Bazı dönemler çok mutlu olabilmekle birlikte bazı dönemler çok mutsuz olabiliriz. Bu insan yaşamının doğasının bir parçasıdır. Mutsuzluğun ve mutluluğun nedeni her zaman açık değildir ve birden çok nedeni vardır. Mutsuzluk, sevinç, neşe gibi haller işlevselliğimizi ve ilişkilerimizi etkilemediği sürece, yaşamın olağan akışını bozmadığı sürece bir hastalık olarak ele alınamaz.
Günlük işlevin ne derece etkilendiği ve ne derece kişinin bu etkinin üstesinden gelebildiği kişiye göre değişir. Kişinin değer verdiği birini kaybetmesi, ayrılık, boşanma, işini kaybetme, emekli olma ve taşınma gibi büyük durumlar depresyon olduğunuz yanılgısına vardırabilir.
Ancak major depresyon bundan daha karmaşıktır ve kişinin düşünce, duygu ve davranış süreçlerini, kişilerarası ilişkilerini ve işlevselliğini etkiler.
Major Depresyon (Major Depresif Bozukluk) Nedir?
Major depresyon ile mutsuzluğun ayrımının bilinmesi önemlidir. Bu nedenle ‘Depresyon mu mutsuzluk mu?’ yazımızı öncelikle okumanızı tavsiye ederiz.
Klinik olarak depresyonun temel özelliği negatif bir duygudurum olarak umutsuzluk, karamsarlık, çökkünlük, bunaltı, üzüntü halinde seyretmesidir. Araştırmalar geçmişi ve geleceği de kötümser anımsamaya yol açtığını göstermiştir. Yani depresif kişilerin anılarına eski neşe ve düşüncelerle erişilemeyebilir.
Kişilik algısı ciddi şekilde zarar görebilir. Kişi olduğundan çok daha değersiz, yetersiz, işlevsiz ve özgüveni olmadan kendini yargılayabilir. Bu düşünceler çok baskındır ve kişinin pozitif kanıtları görebilmesini engeller. Umutsuzluk hali kişiyi epey etkileyebilir. Eski keyifli anların veya başkalarının sahip olduğu olumlu duyguları bir daha hiç yaşayamayacakmış gibi hissedebilir. Depresyon genelde kendini suçlamayla beraber görülür. Başına gelenler için ve yaşayamadığı güzel duygular için kendini suçlayabilir. Dünyanın yükü omuzlarında gibi hissedebilir kişi.
Duş almak ve odayı toplamak gibi basit işleri uzun süre yapamayabilir. Yataktan kalkmak bile dünyanın en zor işi gibi hissedilebilir. Major depresyona intihar düşünceleri de eşlik edebilir. Kişi kendini yoğun bir çaresizlik içinde hisseder. Ne yaparsa yapsın durumun düzelmeyeceğini, kendisinde bir sorun olduğunu düşünebilir. Bu çaresizlik ve düşük enerji kişiyi çok şaşırtan davranışlar da bırakabilir.
Uyku, beslenme ve öz bakım gibi sıradan işlerin düzeni bir hayli bozulabilir. Bu gerekli düzenlerin bozulması da sorunları daha karmaşık ve zor bir hale getirir. Günlük yaşamın zorlukları ve alışkanlıklarımızın gün geçtikçe daha da kaçıngan yaşama itmesi hastalığın ciddiyetini kavramada ve ona karşı durabilmekte güçlük yaratır ve depresyonun oranı her geçen gün artmaktadır.
Bize iyi geleceğini düşündüğümüz yöntemler bizi devamlı aşağı çekiyor olabilir ve o yöntemler bizim sırtımızı dayadığımız yöntemler olduğundan dolayı o yöntemlerin bize zarar verdiğini anlamayabiliriz. Mesela en yaygın baş etme yöntemlerinden biri ‘o sorun hakkında düşünmemek’, ‘o konuları açmamak’, ‘şikayet etmemek’. Zaman zaman o yöntemler işe yarasa da uzun vadede bize zarar verebilir.
Depresyonun tanımlanması çok önemlidir çünkü yanlış bilgi bilmemekten daha çok zarar verir.
Major Depresyonun Belirtileri Nedir?
Major depresyonun belirtileri kişiye göre farklılık gösterebilir. Ancak temel belirtileri aşağıdaki gibidir. Kişinin gün boyu düşük enerjili ve yorgun hissetmesi gözlenebilir.
Ne yaparsa yapsın dinlenemiyor olabilir. Major depresyonda sabah mutsuzluğu yaygın gözlenir. Kişi kalktığı an itibarıyla mutsuz, umutsuz ve çaresiz uyanabilir. Genellikle kişinin uykusu bozulur, bu az uyuma veya çok uyuma olarak kendini gösterebilir. Kişi tüm gün kontrolsüzce sorunlar hakkında düşünüp bir yere varamayabilir. Beslenme ciddi bozulabilir, çok az veya çok yemek yemek gözlenebilir. Uyku ve beslenmenin bozulması hastalığı daha karmaşık bir hale getirebilir. Genellikle kişi vücudunu kırgın ve güçsüz hisseder. Kemik, eklem ve kas ağrıları gözlenebilir.
Kişi öz bakımını gerçekleştirmekte zorluk çekebilir. Günlerce ve haftalarca duş almayabilir, tırnaklarını kesmeyebilir, kıyafetlerini toplamayabilir. Kişiler işe gitmek, okula gitmek, arkadaşlar ile konuşmak, basit gülümsemeler gibi sıradan işleri bile yapmakta çok zorlanırlar. Seks, hobi ve spor gibi alanlara enerji ve ilgide büyük azalma gerçekleşebilir. Major depresyonda intihar düşünceleri ve girişimleri de görülebilir. Kısacası major depresyon hayatın en küçükten en temel alanlarına kadar kadar kendini gösterir. Günlük, duygusal ve sosyal yaşamı ciddi derecede etkiler. Kişi yaşadıklarının nedenini görmekte zorluk çeker ve sorunu tek bir şeye bağlayamaz. Kendini çaresiz yalnız ve kaybolmuş hissedebilir. Bu süreçte yalnız olmamanız çok önemlidir. Yalnız olmak genellikle süreci daha da zor bir hale getirebilir.
Major Depresyonun Nedenleri Nedir?
Major depresyonun tam nedeni bilinmemektedir. Ancak teoriler ve etkisinin kanıtlandığı etkenler vardır.
Genetik yatkınlık depresyonda etkisini kanıtlamıştır. Depresyon duygu durum bozukluğu olduğundan dolayı duygu düzenleme konusundaki kişilik özellikleri etkili olabilir.Ayrıca hormonlar da önemli bir yere sahiptir. Hormon dengesini kontrol ettirmeniz depresyonda önemlidir. Bunlarla birlikte kültür de önemli bir yer kaplar. Kültür, bir kişiyi çok sıkışmış hissettiren uygulamalara sahip olabilir. Kişi bu kültürde kabul edilmeyebilir. Örneğin gay ve lezbiyen kişiler kültürün sert uygulamalarından dolayı heteroseksüel bireylere oranla çok daha sık depresyon ve intihar düşünceleri taşıyabilir.
Tüm bu etkilerle birlikte depresyon neredeyse her zaman çevresel etkilerden ve travmalardan tetiklenir. Kişi genetik, biyolojik ve kültürel olarak depresyona yatkın olabilir ancak çevresel etmenlerin bu yatkınlığı hastalığa dönüştürmesinde önemli bir yeri vardır. Genellikle kişide kayıp görülür. Bu kayıp ölüm de olabilir, ayrılık da, sosyal statü değişimi de. Gelişimsel dönemde yaşanan büyük değişiklikler ve travmalar kişinin duygu düzenlemesinde ciddi sıkıntılara sebep olabilir.
Tüm bu etmenlerin etkilerinin derecesi birbirinden farklıdır ve kişiye göre değişir. Bunların iyi anlaşılması ise tedavide hayati bir öneme sahiptir.
Major Depresyonun Tedavisi Nedir?
Major depresyon bozukluğu için başlıca tedavi yöntemleri psikoterapi, ilaç tedavisi ve bunların kombinasyonudur.
Bilişsel davranışçı terapiyle kişinin duygu-düşünce-davranış döngüleri incelenerek hastalığı devam ettirici ve hastalığı oluşturan döngüler keşfedilir. Ardından düşünce ve davranış teknikleriyle daha sağlıklı döngüler oluşturulması hedeflenir.
Psikodinamik terapi ile kişinin bilinçdışında fark etmediği nesne ilişkileri, savunma mekanizmaları ve travmatik süreçlerin kişilik algısında nasıl roller aldığı ve major depresyon bozukluğu ile ilişkisi araştırılır. Etmenlerin keşfedilmesi ile kişinin soruna yol açan döngülerde yeni davranışlar geliştirmesi mümkün olacaktır.
Psikoterapi uygun durumlarda psikiyatriniz tarafından uygun görülen ilaçlarla beraber daha işlevli kılınabilir. İlaç ve terapi sürecinin beraber yürütülmesi için profesyonel ve güvenilir bir yardım almanız çok önemlidir.
Bu süreçte genelde uyku, beslenme, hormon ve vitamin dengesi de zarar görür. Bu sebeple bu kimyasal döngülerin dengesinin incelenmesi de önemlidir. Depresyon çok geniş ve temkinli bir tedavi ister. Bu süreçte yalnız olmamak hayati önem taşır.
Profesyonel destek almak ayıp değildir ve her hastalıkta doktora gitmeniz gibi psikolojik rahatsızlıklarınızda yardım almanız da normal ve gerekli bir şeydir. Umut vardır ve iyileşme mümkündür.
İnatçı Depresif Bozukluk (Distimi)
- İnatçı Depresif Bozukluk (Distimi) Nedir?
- Major Depresyon ile İnatçı Depresif Bozukluğun Farkı Nedir?
- İnatçı Depresif Bozukluk (Distimi) Belirtileri Nedir?
- İnatçı Depresif Bozukluk (Distimi) Nedenleri Nedir?
- İnatçı Depresif Bozukluk (Distimi) Tedavisi Nedir?
İnatçı Depresif Bozukluk (Distimi) Nedir?
İnatçı depresif bozukluk, süreğen depresif bozukluk veya distimi olarak da bilinir. Major depresyon ile çok benzer semptomları vardır. Distimi tanısı almak için yetişkinlerde en az iki yıl boyunca belirtileri göstermek gerekir. Çocuklarda ise bir yıl boyunca belirti taşımak beklenir.
İnatçı depresif bozukluğundaki kişiler major depresyondaki gibi işlerini tamamlamakta çok zorluk çekerler.Sosyal beceriler sınırlıdır veya sosyal etkinlik gerçekleştirmesi çok enerji tüketebilir. Hayattaki değişimlere olumlu tepki vermezler ve genel olarak kötümser bir moda sahiptirler. Hayata dair umutları kuvvetli değildir. Özgüven anlamında da kırılgan bir tavra sahiptirler. Beraberinde alkol ve madde tüketme sorunları yaşayabilirler. Genelde bu tüketim depresif halleri ile de ilişkilidir, sosyal enerjilerini toplamakta zorluk çektikleri için alkol veya maddeye yönelebilirler. Bununla birlikte uyku ve sindirim sıkıntıları da görülebilir.
Major Depresyon ile İnatçı Depresif Bozukluğun Farkı Nedir?
Major depresyon ile distiminin semptomları çok benzerdir. Major depresyon distimiden daha kısa bir aralıkta kendini gösterir. Major depresyonun tanı kriteri için yetişkin en az iki ay belirtileri taşımalıdır. Distimi tanısı için yetişkinlerde en az iki yıl belirtiler gösterilmelidir. Çocuklarda ise 1 yıl semptomların gözlenmesi gerekir.
Diğer bir önemli fark ise major depresyonun belirtileri daha ağır etki eder. Yataktan kalkmak bile zorlayıcı bir eylem olabilir. Üzüntü, umutsuzluk, yorgunluk, iştahsızlık ve benzeri belirtiler majör depresyonda çok daha etkili olmaktadır.
Distimi dışarıdan görenler tarafından karakter özelliği gibi gözükebilir. Kişi uzun süre semptomlarla beraber yaşar ve major depresyona göre hayata uyumlanması daha beklendiktir.
İnatçı Depresif Bozukluk Belirtileri Nedir?
Kişinin düşük enerjili ve yorgun hissetmesi gözlenebilir. Ne yaparsa yapsın dinlenemiyor olabilir. Kişi kalktığı an itibarıyla mutsuz, umutsuz ve çaresiz uyanabilir. Uyku düzeni ve beslenmede sıkıntılar yaşayabilir. Kişi tüm gün kontrolsüzce sorunlar hakkında düşünüp bir yere varamayabilir. Uyku ve beslenmenin bozulması hastalığı daha karmaşık bir hale getirebilir. Genellikle kişi vücudunu kırgın ve güçsüz hisseder. Kemik, eklem ve kas ağrıları gözlenebilir. Kişi öz bakımını gerçekleştirmekte zorluk çekebilir.
Kişiler işe gitmek, okula gitmek, arkadaşlar ile konuşmak, basit gülümsemeler gibi sıradan işleri bile yapmakta çok zorlanabilirler. Seks, hobi ve spor gibi alanlara enerji ve ilgide azalma gerçekleşebilir. İntihar düşünceleri ve girişimleri de görülebilir.
İnatçı Depresif Bozukluk Sebepleri Nedir?
Psikolojik bozuklukların tam sebepleri bilinmemektedir. Ancak hastalığın artma ihtimalini güçlendiren sebepler vardır. Travmatik geçmişe sahip olmak çoğu psikolojik bozuklukta ortak olarak gözlenir. Travmanın doğası ve nasıl baş edildiğine göre hastalığa katkısı değişkenlik gösterir.
Bununla birlikte genetik aktarım da hastalık gelişimine katkı sağlar. Genetik geçmişinizde distimi ve distimiye katkı sağlayabilecek kişilik özellikleri varsa bu bozukluğu geliştirme ihtimali artar. Uzun süreli stresler de bu bozukluğa katkı sağlayabilir. Stresli bir aile yaşamı gibi. Bu durumlar tetikleyici rol oynayabilir.
İnatçı Depresif Bozukluk Tedavileri Nedir?
Distimi için başlıca tedavi yöntemleri psikoterapi, ilaç tedavisi ve bunların kombinasyonudur.
Bilişsel davranışçı terapiyle kişinin duygu-düşünce-davranış döngüleri incelenerek hastalığı devam ettirici ve hastalığı oluşturan döngüler keşfedilir. Ardından düşünce ve davranış teknikleriyle daha sağlıklı döngüler oluşturulması hedeflenir.
Psikodinamik terapi ile kişinin bilinçdışında fark etmediği nesne ilişkileri, savunma mekanizmaları ve travmatik süreçlerin kişilik algısında nasıl roller aldığı ve distimi ile ilişkisi araştırılır. Etmenlerin keşfedilmesi ile kişinin soruna yol açan döngülerde yeni davranışlar geliştirmesi mümkün olacaktır.
Psikoterapi uygun durumlarda psikiyatristiniz tarafından uygun görülen ilaçlarla beraber daha işlevli kılınabilir. İlaç ve terapi sürecinin beraber yürütülmesi için profesyonel ve güvenilir bir yardım almanız çok önemlidir.
Bu süreçte genelde uyku, beslenme, hormon ve vitamin dengesi de zarar görür. Bu sebeple bu kimyasal döngülerin dengesinin incelenmesi de önemlidir. Depresyon çok geniş ve temkinli bir tedavi ister. Bu süreçte yalnız olmamak hayati önem taşır.
Profesyonel destek almak ayıp değildir ve her hastalıkta doktora gitmeniz gibi psikolojik rahatsızlıklarınızda yarım almanız da normal ve gerekli bir şeydir. Umut vardır ve iyileşme mümkündür.
Premenstüral Disforik Bozukluk
- Premenstüral Disforik Bozukluk Nedir?
- Premenstüral Disforik Bozukluk Belirtileri Nedir?
- Premenstüral Disforik Bozukluk Sebepleri Nedir?
- Premenstüral Disforik Bozukluk Tedavisi Nedir?
Premenstüral Disforik Bozukluk Nedir?
Premenstrüel disforik bozukluğun ne olmadığıyla başlamak anlamak açısından daha açıklayıcı olabilir. Premenstrüel disforik bozukluk menstrüasyon döngüsü (adet döngüsü) öncesi ya da adet sırasında belirtilerin görülmesi değildir. Adet döngüsü halk tarafından ‘hastalık’ olarak tanımlandığına şahit oluruz. Ancak adet dönemi sağlıklı bir biyolojiyi gösterir. Menstrüasyon döngüsünde kadınların %30’u çok şiddetli semptomlar gösterir. Ancak aralarından %5’i bu semptomlardan kaynaklı hayatını devam ettiremeyecek kadar etki görür.
Bu semptomlar sağlığa da zarar verecek seviyeye ulaşabilir. Adet öncesi semptomlar ile premenstrüel disforik bozukluğun farkı budur. Premenstrüel disforik bozukluk menstrüasyondan 1 hafta önce başlar ve menstrüasyondan yani kişi regl olduktan birkaç gün sonra etkileri azalmaya başlar, döngünün tamamlanmasıyla da tamamen geçer. Bu durum her ay döngü halinde gerçekleşir ve kişiyi çok tüketebilir.
İlaç ve yaşam tarzındaki değişimler ile bu rahatsızlık sağlıklı denebilecek belirti seviyesine gelebilir. Bunun için profesyonel destek almanızın durumunuzun seviyesinin ve tedavi planının belirlenmesi açısından önemli bir yere sahiptir.
Premenstüral Disforik Bozukluk Belirtileri Nedir?
Premenstrüel disforik bozukluğu, premenstrüel sendromundan (PMS) daha şiddetlidir ve sağlığı ve günlük işleri, sosyal ilişkileri tehlikeye atacak seviyededir. Belirtileri aşağıdaki gibidir.
- Ruh hali değişimleri
- Üzgün veya ağlamaklı hissetmek
- Enerji eksikliği
- Normalde keyif aldığınız aktivitelere daha az ilgi duymak
- Umutsuz hissetmek
- İntihara meyilli duygular
- Kızgın veya sinirli hissetmek
- Endişeli hissetmek
- Gergin veya diken üstünde hissetmek
- Bunalmış veya kontrolden çıkmış hissetmek
- Konsantrasyon güçlüğü
- Fiziksel ve davranışsal deneyimler
- Meme hassasiyeti veya şişmesi
- Kaslarınızda ve eklemlerinizde ağrı
- Baş ağrıları
- Şişkinlik hissi
- İştahınızda aşırı yeme veya belirli yiyeceklere karşı istek duyma gibi değişiklikler
- Uyku problemleri
- Çevrenizdeki insanlarla artan öfke veya çatışma
- Başkalarının sizi reddettiğini hissettiğinizde çok üzülmek.
Premenstüral Disforik Bozukluk Sebepleri Nedir?
Premenstrüel disforik bozukluğun tedavisi psikolojik destek ile aza indirgenebilir. Bununla birlikte hormon dengesinin incelenmesi, vitamin ve besin değerlerinin dengeli olması da önem taşımaktadır. Madde ve alkol kullanımının kontrol edilmesi de gerekir. Stres faktörlerinin belirlenip uygun ilaç, besin ve psikolojik desteğin alınmasıyla bu rahatsızlık en aza indirgenir.
Halk tarafından anlaşılması güç olduğundan kendi başınıza zorlanıp çevrenizden uygun desteği almakta zorlanabilirsiniz. Profesyonel destekle rahatsızlıkla baş edebilecek araçları geliştirmenize yardımcı yetenekler ve destekler edinebilirsiniz.
Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu
- Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Nedir?
- Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Belirtileri Nedir?
- Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Sebepleri Nedir?
- Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Tedavisi Nedir?
Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Nedir?
Yıkıcı duygudurum regülasyon bozukluğu çoğunlukla çocuklarda görülür.Tanının çıkış motivasyonu çocukların bipolar bozukluk teşhisi almasını önlemekti. Bipolar bozukluktan en önemli farkı yıkıcı duygudurum regülasyon bozukluğunda manik epizod görülmez. Manik epizod aşırı enerji, hiperaktivite, yaratıcılık, dikkat artışı görülmekle birlikte ajitasyon ve stresin de arttığı uykuya ihtiyacın azaldığı bazen psikotik atakların da eşlik ettiği özel bir durumdur.
Yıkıcı duygudurum regülasyon bozukluğu çocuklarda görülür ama 6 yaşından önce tanı koyulamaz. Duruma göre orantısız, gelişim düzeyine uygun olmayan ve haftada en az üç kez meydana gelen şiddetli öfke nöbetleri olarak tanımlanır. Patlamalar arasındaki ruh hali sürekli olarak öfkeli veya huzursuzdur. Öfke nöbetleri en belirgin özelliklerindendir.
Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Belirtileri Nedir?
Sıklıkla öfke ve sinir patlamaları gözlenir. Çocuk duygu geçişlerini kontrol edemez. Tetiklenmeyle birlikte vücut tepkisel hareket eder. Bilinçli bir kontrol sağlamakta çok zorlanır. Öfke patlamalarının ardından depresif, boğuk ve yorgun ruh haline bürünür. Genelde haftada 3 ve daha fazla öfke sorunu ardından depresif hale geçiş beklenir. Öfke patlaması bağırma, vurma, zarar vermeyi içerebilir. Ancak çocuklarda genel olarak öfke ve duygu kontrolü yetişkinlere göre daha kırılgandır. Bu sebeple profesyonel yardım olmadan tanı koymak tehlikeli ve çocuğa zarar veren bir pozisyon içerebilir.
Yıkıcı Duygudurum Regülasyon Bozukluğu Nedenleri Nedir?
Yıkıcı duygudurum regülasyon bozukluğunun tam sebepleri bilinmemektedir ancak bozukluğun gelişme riskini arttıran kanıtlanmış faktörler vardır.
Çocuğun mizacı sinir oluşturan durumlara karşı daha hassas bir yapıyı taşıyabilir. Diğer çocuklara göre daha hassas ve kontrolsüz bir yapıya sahip olabilir. Bununla birlikte çocuğun travmatik bir geçmişe sahip olması da muhtemeldir. Dışa vuramadığı düşüncelerini bu şekilde göstermeye çalışıyor olabilir. Ebeveynin çocuğa fiziksel veya duygusal istismarı bu bozukluğu tetikleyebilir.
Aynı zamanda ebeveyn tarafından ihmal de çocuğun kendini bu şekilde var etmeye çalışmasına yol açabilir. Bununla birlikte çocuk evde veya okulda şiddet içeren davranışlar gözlemlerse de etkilenebilir.
Ebeveynler Ne Yapabilir?
Ebeveynlerin çocuklarında duygudurum bozukluğu gibi ciddi bir sağlık durumunu gördüklerinde, çocuğunuza yardım etmek ve ona destek olmak için birkaç adım atabilirsiniz:
Çocuğunuzun sağlık durumunu anlamaya çalışın: Ebeveynler olarak, çocuğunuzun sağlık durumunu anlamaya çalışın ve bu konuda daha fazla bilgi edinin. Bu, çocuğunuzun sağlık durumunu daha iyi anlamanıza ve ona nasıl yardımcı olabileceğinizi belirlemenize yardımcı olacaktır.
Çocuğunuzla konuşun: Çocuğunuzun duygularını anlamaya çalışın ve ona nasıl hissettiğini sorgulayın. Onunla açık ve dürüst bir şekilde konuşun ve ona yardım etmek istediğinizi söyleyin.
Çocuğunuza destek olun: Çocuğunuza yardım etmek için ona destek olun. Ona zaman ayırın ve onunla birlikte vakit geçirin. Onunla birlikte aktiviteler yapın ve onu dinleyin.
Tedaviye yönlendirin: Çocuğunuzun sağlık durumu ciddiyse, onu bir sağlık profesyoneline yönlendirin. Bu, çocuğunuzun sağlık durumunu düzgün bir şekilde değerlendirmesi ve ona uygun tedavi seçeneklerini belirlemesi için önemlidir.
Çocuğunuzun sağlık durumunu anlamaya çalışırken ve ona yardım etmeye çalışırken, kendinize de destek olmayı unutmayın. Bu süreç zor olabilir ve siz de destek almaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu nedenle, kendinizi önemsemek ve kendinize zaman ayırmak da önemlidir.
Madde ve İlaca Bağlı Depresif Bozukluklar
- Madde, Alkol ve İlaca Bağlı Depresyon Oluşabilir Mi?
- Hangi İlaç ve Maddeler Depresyona Sebep Olabilir?
- İlaç ve Maddeye Bağlı Depresyon Belirtileri Nedir?
- İlaca ve Maddeye Bağlı Depresyonun Tedavisi Nedir?
Madde, Alkol ve İlaca Bağlı Depresyon Oluşabilir Mi?
Evet, madde ve ilaç kullanımı sonucunda depresif semptomlar oluşabilir. DSM-V bu tanı kriterini özellikle madde ve ilaca bağlı olmasıyla kriterlendirmiştir. Depresif semptomlar, psikolojik ve çevresel etmenleri olmasıyla birlikte nörokimyasal ve biyolojik sebepleri de olabilir.
Tıpkı psikolojik etmenler birbiriyle karmaşık ilişki kurması gibi biyolojik etmenler de birbiriyle karmaşık etkileşime girer. Tıp bilimi madde ve ilaçların etkilerini gözlemlemiştir ve depresyonla ilişkisi olabileceğini kanıtlamıştır. Ancak her ilaç herkeste aynı semptomları açığa çıkarmaz, bu sebeple depresif semptomların doğasını anlamak çok önemlidir, bunun profesyonel tarafından yapılması önem taşır. Zira, yanlış tanı tedaviyi daha da güç bir pozisyona getirir.
Hangi İlaç ve Maddeler Depresyona Sebep Olabilir?
Depresyon oluşumuna neden olabilecek ilaçların bazıları şunlardır:
Beta blokerler: Bu ilaçlar kalp ritmi düzenlemek için kullanılır, ancak bazı insanlarda depresyon belirtilerine neden olabilir.
Reserpin: Bu ilaç hipertansiyon tedavisinde kullanılır, ancak bazı insanlarda depresyon belirtilerine neden olabilir.
Kortikosteroidler: Bu ilaçlar astım, romatizma gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır, ancak bazı insanlarda depresyon belirtilerine neden olabilir.
İlaca bağlı depresyon belirtileri genellikle ilacın kullanımının başlangıcından birkaç hafta sonra ortaya çıkar. Eğer ilaca bağlı depresyon belirtileri görülürse, doktorunuzla bu konuyu konuşmalısınız. Doktorunuz, ilacın dozunu azaltmayı veya başka bir ilaç kullanmayı önerebilir.
Madde kullanımı da depresyon oluşumuna neden olabilir. Örneğin, alkol, kokain, esrar ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı depresyon gibi düşük duygu durumu belirtilerine neden olabilir. Bu nedenle, madde kullanımı ile ilgili bir sorun olduğunda bu durumun tedavi edilmesi ve madde kullanımının durdurulması depresyon belirtilerinin azalmasına yardımcı olabilir.
İlaç ve Maddeye Bağlı Depresyon Belirtileri Nedir?
İlaca ve maddeye bağlı depresyonun belirtileri, genellikle diğer depresyon belirtilerine benzerdir. Bu belirtiler şunlar olabilir:
Düşük duygudurum: Kendinizi üzgün, mutsuz veya değersiz hissedebilirsiniz.
İlgi ve motivasyon kaybı: İşleri yapmak, sosyal etkinliklere katılmak veya ilgilendiğiniz şeyleri yapmak istememe gibi belirtiler olabilir.
Uyku bozuklukları: Geç uykuya dalma, uykuya dalış süresinin azalması veya fazla uykuya dalma gibi belirtiler olabilir.
İştah bozuklukları: İştahınızın azalması veya artması gibi belirtiler olabilir.
Enerji düşüklüğü: Enerjinizin azalması veya yorgunluk hissi gibi belirtiler olabilir.
Özgüven düşüklüğü: Kendinizi değersiz ve yetersiz hissetme gibi belirtiler olabilir.
Düşüncelerin karamsarlaşması: Gelecekle ilgili olumsuz düşünceler veya kendi hayatınızı değerli bulmama gibi belirtiler olabilir.
Düşük cinsel istek: Cinsel isteğinizin azalması veya cinsel performansınızda düşüş gibi belirtiler olabilir.
Ölümle ilgili düşünceler: Ölümle ilgili düşünceler veya kendi hayatınızı bitirmeyi düşünme gibi belirtiler olabilir.
Bu belirtiler, ilaca veya maddeye bağlı depresyon oluşumunun bir işareti olabilir. Eğer bu belirtilerin birkaçını yaşıyorsanız ve bu belirtiler haftalarca devam ediyorsa, doktorunuzla bu konuyu konuşmalısınız. Doktorunuz, ilaç veya madde kullanımı ile ilgili bir sorun olduğunu düşünüyorsa, gerekli önlemleri almayı önerebilir. Ayrıca, doktorunuz, depresyon tedavisinde size yardımcı olmak için gerekli olan diğer önlemleri de önerebilir.
İlaca ve Maddeye Bağlı Depresyonun Tedavisi Nedir?
İlaca ve maddeye bağlı depresyonun tedavisinde kullanılan psikoterapi ve ilaç tedavileri, genellikle diğer depresyon tedavilerine benzerdir. Ancak, öncelikle ilaca ve maddeyi kullanım nedenleri belirlenmeli ve bu nedenleri iyice anlamak gerekir. Bu nedenlerle birlikte depresyonun tedavisine devam edilmelidir ya da öncelikle ilaç ve madde kullanımını azaltmaya veya daha işlevli bir seviyeye çekme programı yapılır.
Psikoterapi: Psikoterapi, depresyonun tedavisinde etkili olan bir yöntemdir. Özellikle, Bilişsel davranışçı terapi (BDT) depresyon tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bilişsel davranışçı terapiyle kişinin duygu-düşünce-davranış döngüleri incelenerek hastalığı devam ettirici ve hastalığı oluşturan döngüler keşfedilir. Ardından düşünce ve davranış teknikleriyle daha sağlıklı döngüler oluşturulması hedeflenir. Diğer etkili psikoterapi yöntemleri arasında, terapötik ilişki kurma ve özellikle depresyon için özel olarak tasarlandığı düşünülen çözüm odaklı terapi bulunmaktadır.
İlaç tedavisi: İlaç tedavisinin amacı, depresyon belirtilerini azaltmaktır. Antidepresan ilaçlar, depresyon belirtilerini azaltmak için kullanılır. Antidepresan ilaçlar, serotonin ve noradrenalin gibi beyin kemik iliği hormonlarının seviyesini düzenler ve böylece düşük duygu durumunun azalmasına yardımcı olur. Antidepresan ilaçlar, doktorunuz tarafından size verilecektir ve dozajı doktorunuz tarafından belirlenecektir. İlaç tedavisinin yanı sıra, doktorunuz psikoterapi önerisi de verebilir.
Bu tedaviler, depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Ancak, her kişinin ihtiyacı farklı olduğundan, en uygun tedavi yöntemini belirlemek için doktorunuzla görüşmelisiniz. Ayrıca, depresyon tedavisinde etkili olan diğer yöntemler de olabilir. Bu yöntemler arasında, bazı otların kullanımı, uyku uyarıcıların kullanımı ve diğer ilaçların kullanımı gibi yöntemler bulunmaktadır.
Ayrıca, depresyon tedavisinde etkili olan diğer yöntemler de olabilir. Bu yöntemler arasında, bazı otların kullanımı, uyku uyarıcıların kullanımı ve diğer ilaçların kullanımı gibi yöntemler bulunmaktadır. Ancak, bu yöntemlerin etkinliği ve güvenilirliği bilimsel olarak kanıtlanmamıştır ve bu nedenle doktorunuz tarafından önerilmeyebilir.
Her kişinin ihtiyacı farklı olduğundan, en uygun tedavi yöntemini belirlemek için doktorunuzla görüşmelisiniz. Doktorunuz, size en uygun tedavi yöntemini önerecektir. Ayrıca, tedavi sürecinde doktorunuzla sık sık görüşmelisiniz ve depresyon belirtileriniz hakkında ona bilgi vermelisiniz. Bu sayede, tedavi planınızı değiştirme veya güncelleme gereksinimi olup olmadığına karar verebilir.
Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon
- Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon Nedir?
- Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon Nedenleri Nedir?
- Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon Tedavisi Nedir?
Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon Nedir?
Başka tıbbi duruma bağlı depresyon, belirli bir tıbbi durumun varlığından kaynaklanan depresyon belirtileridir. Bu tanıyı almak için günlük hayatınızı ne derece etkilediğini ve işlevselliğinizin ne seviyede olduğu değerlendirilir. Bu tıbbi durumlar arasında, şunlar bulunabilir:
Kalp rahatsızlıkları: Kalp rahatsızlıklarının varlığı, depresyon belirtilerine neden olabilir. Örneğin, kalp krizi geçirmiş olan bir kişide depresyon belirtileri daha sık görülebilir.
İleri derecede obezite: İleri derecede obezite, depresyon belirtilerine neden olabilir. Özellikle, obezite ile ilişkili olarak görülen düşük kendine güven, sosyal izolasyon ve fiziksel aktivite azlığı gibi faktörler depresyon belirtilerine neden olabilir.
Tiroid bezi rahatsızlıkları: Tiroid bezi rahatsızlıkları, depresyon belirtilerine neden olabilir. Örneğin, tiroid bezi fonksiyonlarının azalmasına bağlı olarak görülen düşük enerji seviyesi ve uyku problemleri gibi belirtiler depresyon belirtilerine neden olabilir.
İlaç yan etkileri: Bazı ilaçlar, depresyon belirtilerine neden olabilir. Örneğin, bazı ilaçların yan etkileri arasında depresyon belirtileri bulunabilir. Bu nedenle, ilaçların yan etkilerini dikkate alarak, doktorunuzla görüşerek ilaç kullanımınızı gözden geçirin.
Diğer tıbbi durumlar: Diğer tıbbi durumlar da, depresyon belirtilerine neden olabilir. Örneğin, Parkinson hastalığı, sara ve multiple skleroz (MS) gibi hastalıklar depresyon belirtilerine neden olabilir.
Başka tıbbi duruma bağlı depresyon, depresyonun çeşitli tıbbi nedenlerden kaynaklandığını gösterir. Bu nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra, depresyon belirtileri azaltılabilir.
Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon Nedenleri Nedir?
Depresyon kişinin kendini nasıl gördüğü ve hayata dair beklentiler ve umutlar ile doğrudan ilişkilidir.
Bu sebeple tıbbi rahatsızlıklar kişiyi hem biyolojik olarak hem de psikolojik olarak depresyona meyilli hale getirebilir. Öncelikle biyolojik olarak stres, algı, duygusal düzenleme, uyku, beslenme ve sindirim gibi temel işlevlerimizi etkileyebilir, bu da depresyona meyilli bir hale getirir.
Psikolojik olarak ise hastalıklar kişinin kendini suçlamasına hayata karşı küskünlük geliştirmesine de sebep olabilir. Depresyon tedavisinde ‘kabul’ koruyucu bir yetenektir.
Hastalık durumunu ise kabul etmek çok zorlu olabilir. Hastalığı kabullenememek de psikolojik olarak kişinin kendisini ve hayatı algılamasını ciddi şekilde etkileyebilir. Bu da depresyona karşı riski arttırır.
Başka Tıbbi Duruma Bağlı Depresyon Tedavisi Nedir?
Tıbbi rahatsızlıklara bağlı depresyonun tedavisinde, öncelikle tıbbi rahatsızlığın tedavisi uygulanır. Örneğin, kalp rahatsızlıkları olan bir kişide, kalp rahatsızlığı tedavisine odaklanılır. Tiroid bezi rahatsızlıkları olan bir kişide ise, tiroid bezi rahatsızlığı tedavisine odaklanılır. Tıbbi rahatsızlığın tedavisi tamamlandıktan sonra, depresyon belirtilerinin azaltılmasına yönelik tedavi seçeneklerine başvurulabilir.
Başka tıbbi rahatsızlıklara bağlı depresyon tedavisinde, sadece tıbbi rahatsızlığın tedavisi yeterli olmayabilir. Bu durumda, psikoterapi ve ilaç tedavisine de başvurulabilir. Özellikle, bilişsel davranışçı terapi (BDT) depresyon tedavisinde etkili bir yöntemdir. BDT, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı değiştirmeyi amaçlar ve depresyon belirtilerinizi azaltmaya yardımcı olabilir. Diğer etkili psikoterapi yöntemleri arasında, terapötik ilişki kurma ve çözüm odaklı terapi bulunmaktadır.
İlaç tedavisine de başvurulabilir. Özellikle, antidepresan ilaçlar depresyon tedavisinde etkili bir yöntemdir. Ancak, ilaç tedavisine başvurulmadan önce mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz çünkü ilaçlar ve psikolojik durumlar birbiriyle karmaşık etkileşime girerler. Bir ilacın yan etkisi başka bir maddeyle etkileşime girdiğinde daha farklı olur. Bu sebeple profesyonel yardım almanız çok önemlidir. Ayrıca, ilaç tedavisinin yanı sıra, doktorunuz psikoterapi önerisi de verebilir, tedavi planı kişiye özel yapılır ve değişkenlik gösterebilir.